Nice to meet you!

Lorem ipsum something sweet 🙂 The first sentence ends here and I’m not entirely sure how long this part should be. Let’s add just another line – just in case. And maybe we’ll be done. 

LET'S CONNECT

400FansLike
2,360FollowersFollow
818FollowersFollow
1,126FollowersFollow

LATEST

So this post isn't about all the necessary items that you need on a camping trip: The picnic table cloth, the foldable chairs, the first aid kit... you're a responsible adult, you know what you need to pack. You don't need to be reminded that the kids may need sand toys if you're going to spend time at the beach or lots of snacks to munch on or a fun box filled with books and road games either. This post is about the stuff that you may not know that you need for a road trip with kids: the...
You've read all the guides, bought all your gear, prepared your itinerary. Now it's time to rent that RV and hit the road. Here's all that @scosays and I have learnt through our first camping trip that we think you'll benefit from: 1. Learn your vehicle inside out. If possible go see your rental before you hit the road. If not, ask for photos so you can plan accordingly. In any case, if it's not your own RV - make sure you know how much storage space your vehicle has. Whether you have a closet, shelving or hanger space. Whether you...
Dear all, I regret to inform you that we had to move domains. I will keep writing right here, in my new home: simplydeniz.com, so my future posts can be accessible in English. And denizdeninciler.com's blog posts and collections still exist here. I hope to translate some of my past posts from Turkish to English some day. Thank you for your interest. 🙏 D.
Sabah kahvemizi içerken eşim @scosays'e blogum için "minimalizm" üzerine bir seriye başlayacağımı, fakat neyi hangi sırayla yazmam gerektiğine dair kafamda bazı soru işaretleri olduğunu söyledim. Ve sordum: "Sence son altı ayımız hayatında nasıl bir dönüşüme vesile oldu?" Sonrasında yaptığımız tartışma başta tam bir hayalkırıklığıydı. Farkettim ki, "minimalizm"in ne olduğunu daha eşime bile tam anlatamamışım, bir de utanmadan blog yazmaya kalkıyorum. Ve yine farkettim ki, bu "minimalizm" denen mevzu yanlış anlaşılmaya çok müsait. Böylece serimin sıradaki ilk yazısı netleşmiş oldu. Minimalizm nedir? Minimalizm, hayatımızdaki "şeyleri" değer odaklı sorgulayan, kalabalık yaratan "şeylerden" uzaklaşarak önceliklerimize yoğunlaşmamızı sağlayacak birtakım değişiklikleri yapmaktan çekinmediğimiz bir hayat tarzıdır. Herkesin "minimalizm" anlayışı aynı olamaz:20 yaşındaki üniversite...
"Tüm yetişkinler bir zamanlar çocuktu, ama pek azı bunu hatırlar," der Antoine de Saint-Exupéry Küçük Prens'in önsözünde. Ve kitabı dostu Leon Werth'e ithaf edecekken, sunuşunu değiştirerek Leon Werth'in çocukluğuna ithaf eder. Ben de Küçük Prens'ten örneklerle minimalizmi anlatmaya çalıştığım bu yazıyı, içinizdeki çocukla birlikte okumanızı rica ediyorum.  "Çölü güzel yapan, bir yerlerde bir kuyuyu gizliyor olması. " Susuzluk giderici haplar satan bir tüccarla tanıştınız: yalnızca 1 hap yuttuğunuzda tam 1 hafta boyunca hiç susamayacağınızı ve haftada tam 53 dakika kazanabileceğinizi iddia ediyor. Daha da önemlisi bu sırada çöldesiniz. Dürüst olun. Ne yapardınız? Hap haline getirilmiş çözümler, koca çölde varlığı bile şüpheli olan gizemli bir...
Dijital sosyalleşmenin yüz yüze iletişim kurmaktan çok önemli bir farkı var: Birinde bir oturuşta onlarca, hatta yüzlerce "arkadaşımızın" tek karelik fotoğrafları (ya da kısa bir videosu) ile (şanslıysak) birkaç cümlelik açıklamasına bakıp bakıp kolay yoldan "takipte kalmış" addediyoruz kendimizi. Diğerindeyse tek oturuşta yalnızca bir tek arkadaşımızın hayatındaki gelişmeleri, endişe, ümit ve hayalleri iyisiyle ve kötüsüyle anlatmasını dinliyor; biz de onunla hayatımızdaki gelişmeleri, endişe, ümit ve hayallerimizi paylaşıyor ve derinlikli, çift taraflı, samimi bir ilişki kurmuş oluyoruz. Sizin için hangi iletişim biçimi daha doyurucu? Sosyal medyada dostlarınızın "mutluluk dolu" fotoğraflarını görüp neden hala evlenmediğinizi, çocuk yapmadığınızı, kariyerinizde istediğiniz yere gelemediğinizi, gitmek istediğiniz ülkeleri hala...
Bu yazıyı lütfen "bir minimaliste ne almalısınız rehberi" olarak görmeyin. Bu yazıdaki önerileri uygulamak istemeniz için minimalist olmanız ya da olmak istemeniz bile şart değil. Kelimelere, terimlere takılmayalım. Amacımız şu olsun:
Leyla'ya soracak olursanız, içinde çikolata olmayan tatlı, tatlı değildir. Önüne tatlı koyulduğunda şöyle bir tadına bakar, tatlı yemiş olmak adına bir iki ısırık -belki- alır ve kenara koyar. Sonra sorar: "Anne, çikolata var mı?" Hal böyle olunca, biz de pişireceğimiz kek ve kurabiyelere bir parça çikolata eklemek zorunda kalıyoruz.
Sosyal medyada dostlarınızın "mutluluk dolu" fotoğraflarını görüp neden hala evlenmediğinizi, çocuk yapmadığınızı, kariyerinizde istediğiniz yere gelemediğinizi, gitmek istediğiniz bazı ülkeleri hala ziyaret edemediğinizi, yeni açılan bir restorana hala gitmediğinizi, yine bir festival dönemini ya da toplantıyı kaçırdığınızı ne sıklıkla düşünüyor ve hayıflanıyorsunuz?
Şu aralar ufak çaplı bir ponpon takıntım var desem herhalde abartmış olmam. Hamileliğim ilerledikçe yükselen hormon katsayım bana evde birtakım el işi projeler yaptırmaya çabalıyor anladığım kadarıyla. Ama kabul edelim, dünyada ponpon kadar şirin pek az şey var. Üstelik yapımı da o kadar kolaymış ki! Bunu keşfeder keşfetmez evde ponpondan ne yapabilirim diye düşünmeye, aklıma doluşan yaramaz fikirleri kovalamaya başladım.